Blogger Template by Blogcrowds


Bu ay dizi filmlerde başarılarıyla canlandırdığı karakterlerden tanıdığımız Mehmet Çevik’le sohbet ettik. Son iki yıldır kendisini Hanımın Çiftliği dizisinin Cemşir Ağa’sı olarak izliyorsunuz. Bu diziden önce Halil ile Menekşe’deki Hasan olarak ekranlarınıza gelmişti. Bir adım daha geriye gittiğimizde Sağır Oda’da dinci terörist Zahit karakteriyle karşımıza çıktı. Bu listeyi daha fazla uzatmak yerine dizi film dışında yaptığı işlerden de birkaç satır söz edelim: AÜ Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nden birlikte mezun olduğumuz Mehmet Çevik Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın deneyimli oyuncu ve yönetmenlerindendir. Tiyatro okullarına kazandırdığı yüz civarında öğrencisi de onun için başka bir gurur kaynağıdır.
Mehmet Çevik’i ‘çok başarılı bir oyuncu’ olarak anlatmak yerine ‘ezber bozan oyunculuk’ anlayışına dikkatinizi çekmeyi yeğlerim. Seyircinin ‘kötü adam’ tiplemesiyle kabullendiği bir oyuncuyu ilerleyen bölümlerde sempatiyle karşılanması olağan bir durum sayılmaz. Mehmet Çevik bunu başarabilen nadir oyunculardan biridir. Oyunculuğa yaklaşımındaki gerçekçiliği ve samimiyetiyle klişeleşmiş rolleri karakter boyutuna taşımakta hiç de zorlanmıyor. Bu yüzden izleyicilerin belleğinde kendisine kolaylıkla yer bulabilmiş. Böyle bir sanatçı, oyuncu ve insanı biraz daha yakından tanıyabilmeniz için konuşmaya başladık…
A.KADİR B.                         - Diziler bir toplumsal büyü gibi…
MEHMET ÇEVİK               - Bu ülkenin sosyal, geleneksel, ekonomik ve kültürel yapısı çoğunluğun evde kalmasını zorunlu kılıyor. Böyle bir süreçte evin içindekilerle iletişimsizlik kaçınılmaz oluyor. Herhangi bir nedenle televizyonun karşısına geçiyorsunuz. Bir süre sonra da yalnızlaşmaya başlayarak büyülü kutuda izlediğiniz hikayenin içinde kendinizi buluyor ve oradan çıkmak istemiyorsunuz.
A.KADİR B.                         - Senin büyülü kutudaki konumunu anlatır mısın?
MEHMET ÇEVİK               - Ben işimi bütün samimiyetimle ortaya koyanlardanım. Herkesin de aynı samimiyeti göstermesi gerekir. Sahici ve samimi bir katkı sağlamanın peşine düşünce yapmaya çalıştığınızın karşılığını alabiliyorsunuz.
A.KADİR B.                         - Oynadığın dizilerin uzun soluklu oluşu bir şans mı?
MEHMET ÇEVİK               - Şanslı mıyım bilmiyorum… Bir rol ile bir oyuncunun buluşması şansın göstergesi sayılabilir. Bu buluşmadan sonrası şansla anlatılamaz. Bundan sonrası için emek, hissediş, düşün ve samimiyet derinliği ister.
A.KADİR B.                         - Sağır Oda dizisindeki dinci terörist Zahit karakterinin sevilmesi altında bunlar mı var?
MEHMET ÇEVİK               - Galiba… O dizideki Zahit karakteri beş bölüm için yazılmıştı. Kısacık bir zaman diliminde kendini sevdiren bir karaktere dönüştü. Senarist arkadaşlar ‘Biz Zahit’le ilgili küçük bir hayal kurmuştuk, siz onu ütopyaya dönüştürdünüz,’ derken benim bildiğim gerçek çok daha basitti. Herkesin bir insani tarafı vardır. Ben oyuncu olarak Zahit’in insani tarafının peşine düştüm. O da Zahit’i ana karakterlerden birine taşıdı. Galiba en büyük etken bu, yoksa ütopya falan değil.
A.KADİR B.                         - Zahit’in başarısı yalnızca bununla mı sınırlı?
MEHMET ÇEVİK               -  Her suçta olduğu gibi, hiçbir başarı da yalnız oluşmuyor. Setin samimiyeti, paylaşım düzeyi ve hepsinden de önemlisi, kulakları çınlasın, yönetmen Serdar Akar’ın oyuncu olarak şahsıma inanması dizideki başarıyı getirmişti.
A.KADİR B.                         - ‘Halil ile Menekşe’ dizisinde de benzer bir süreç yaşandı mı?
MEHMET ÇEVİK               - Bu samimiyet genel bir bakış açısını kapsadığından doğrudan doğruya sonuca etki ediyor… Değişim insana aittir, bir madde değildir, insanda ve doğada olandır. Dolayısıyla klişe ve karikatürize edilmiş bir yargıdan yola çıkarak ‘Ben kötüyü oynuyorum!’ diye role yaklaşmıyorum. Bir karakterin olaylar karşısında değişmediğini düşünmek içinde bulunduğumuz sektörün en önemli yanlışlarındandır.
A.KADİR B.                         - Senin alışılagelmişin dışında bir oyunculuğun var.
MEHMET ÇEVİK               - Küçük karakterler yaşamın kendisidir. Hiçbir gerçekçi karakteri yaşamdan soyutlayarak ve yaşamla bağlarını keserek oynatamazsınız. Olması gereken sahiciliği yakalayabilmeniz için karakterlerin baktığı, gördüğü, aşık olduğu, nefret ettiği ve bunlar için bir sebebinin olduğunu unutmamalısınız. Adı Zahit de olsa, Hasan da olsa, Cemşir de olsa insansızlaştırılan bir insan yaratamazsınız. Bu yüzden bilinen ve ezber mantık çerçevesinde bana hiç kimse kötü adam karakterini oynatamaz. Çünkü hangi karakteri oynarsam oynayayım, dokunuyorum, bakıyorum, görüyorum…
A.KADİR B.                         - Antipatiden sempatiye uzanan bir yol bu…
MEHMET ÇEVİK               - Galiba başka bir şey de var. Kim artık olmak istediği karar iyi ki? Atasözünde olduğu kadar sütten çıkmış ak kaşık kim olabilir ki? Hepimiz yaşamın bizi sürüklediği kadar, dayandığımız kadar, aynaya baktığımız kadar iyiyiz. Ne kadar insani erozyon içinde olursak olalım, hayat sürdüğü sürece değişim şansımız var. Dolayısıyla bunun farkındaki seyirci kötü karakterin değişimini gördüğü zaman kendinin de değişebilme şansının olduğuna inanıyor, mutlu oluyor, umutlanıyor ve antipatisi sempatiye dönüşüyor.
A.KADİR B.                         - Kadın izleyicilerin Mehmet Çevik’e bakış açılarından da söz eder misin?
MEHMET ÇEVİK               - Son dönemdeki etkiyi anlatayım. Fiziksel karşılaştırma yaparak ‘Çok daha gençmişsiniz!’ sözleriyle merhabalaşıyoruz, sonra az önceki sorunuz gibi, başta nefret ettiklerini, ama şimdi çok sevdiklerini söylüyorlar. Hayatın, üremenin, doğurganlığın, çoğalmanın sembolü olan kadınların seviyeli ve güç veren övgüleri benim için çok önemli… En güzeli de ‘İnanılmaz bakıyorsunuz!’ sözü… Ben bunun ne anlama geldiğini çözemedim, ama ruhumun mutlandığını ve bana güç verdiğini itiraf etmeliyim.
A.KADİR B.                         - ‘Hanımın Çiftliği’ dizisinin başarısı nereden geliyor?
MEHMET ÇEVİK               - Başta hikayenin yazarı, sonra bu hikayeyi yoğuran Çukurova gerçekliğidir. Çaycısından yönetmenine kadar inanılmaz gayretlerle insanüstü çalışan ekiptir. Bu arada başarının mihenk taşı olarak gördüğüm alt kadrodaki arkadaşları da unutmamak lazım. Gencinden yaşlısına, hepsi de inanılmaz oyuncular! Bu sektörde ders olarak okutulması gereken önemli performanslar sergilemişlerdir. Başarı en çok da bu faktörde kendini gösteriyor bence…
A.KADİR B.                         - Alt kadroların başarılı performansları dizinin starlarında olumsuz bir etki yaratır mı?
MEHMET ÇEVİK               - Bilmem, sanmıyorum ama yaratmamalı… Bu sektörün ayakta kalabilmesi için en önemli dayanak noktasından söz ediyoruz. Bu destek de star konumundaki arkadaşları rahatsız etmemeli diye düşünüyorum. Çünkü star dedikleri İngilizce bir kelime, karşılığı yıldız, bu anlamda yıldızın çok net bir şekilde ortaya çıkabilmesi için açık mavi bir gökyüzüne gerek vardır. Bence yıldıza değil, gökyüzüne inanmak gerekir, yani kolektif bir bilinçle ve paylaşımdan doğan anlayışa… Bu gerçekliğe inanmayanların varlıklarından ya da kalıcı başarılarından yarın kimseler bahsetmez. Uzattık ama ben herkesin bildiği anlamda yıldız, yani star görmedim…
(Uzun bir süre gülüşüyoruz.)
A.KADİR B.                         - Bu ‘Star’ konusu seni fazlaca eğlendirdi.
MEHMET ÇEVİK               - Gökyüzü o denli güzel ki hiçbir zaman ihtiyaç duymadım…
A.KADİR B.                         - Son soru da aşka ilişkin olsun.
MEHMET ÇEVİK               - Aşk hayattır! Bence kadın eşittir aşktır! Yaşamın sırlarının kaç sayıyla anlatıldığını bilmiyorum ama başat sırlardan birinin de aşk olduğunu sanıyorum… Yani hangi başarı, hangi para, hangi şöhret delice bakan kadının gözlerinden daha güzeldir ki? Allah herkese ne verirse versin ama aşksız bırakmasın…
A.KADİR B.                         - Samimi yanıtların için teşekkür ediyorum dostum.

NOT: Bu yazı Female Dergisi'nin (www.female.gen.tr)Haziran 2011 'Simurg' köşesinde yayınlanmıştır.

Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa