Blogger Template by Blogcrowds

Ayna...



Gecenin bir yarısıydı…
Karşımdaki aynadan gözlerimi gözlerime yöneltmiştim. Derin bir nefesi ciğerlerime doldurarak kendime doğru koşmaya başladım. Ulaştığım yer zifiri karanlık. Hiçbir şey görünmüyor. Bir duvarla karşılaşsam bodoslama toslayacağım, küçük bir engele ayağım takılsa metrelerce yerlerde sürüneceğim, karanlık bir çukur, bir karanlık uçurum yolumu kesse derinliklerinde savrulacağım. Ben ise aynanın içindeki sonsuzlukta korkusuzca koşuyorum.
İnsanın kendi içindeki koşuşturması ne kadar sürer ki?
Bir dakika?
Bir yıl?
Onlarca yıl?
Sonsuza kadar mı?
Sonsuz bir boşlukta sonsuza kadar koşuşturmanın nasıl bir açıklaması olur ki?
Tek nefeste kendime doğru yaptığım yolculuğu zaman yitirmeden tamamlayabilmeliyim. O nefesi tükettikten sonra yenisine ulaşamayacağımın farkındayım. Bir nefese bütün geçmişimi sığdırmaya ve ciğerlerimde dolanan oksijenin sonu gelmeden bütün hesaplaşmalarımı tamamlamaya çabalıyorum.
Uzaklarda cılız bir parlaklık, belli belirsiz…
Geçmiş mi, gelecek mi, anlaşılır gibi değil…
Ne olduğunu önemsemeden parlaklığa doğru yöneliyorum. İçimdeki koşuşturma tek nefeste sona erecekmiş gibi görünmüyor, yine de ciğerlerimdeki oksijeni ekonomik kullanmakta kararlıyım. Beyaz zeminde beyaz bir noktayı görmeye çalışırcasına karanlığın içinde karanlık günlerimi yaşıyor, o günlerden uzaklaşmaya çalıştıkça kendimi daha da karanlık bir boşlukta buluyorum. Cılız parlaklığın kayboluşuyla panik anı karabasana dönüşüyor. Çaresizlik içinde parlaklığı gördüğüm yöne doğru daha da hızlı koşuyorum. Ne kadar koşarsam koşayım yeni bir parlaklık belirmiyor. Çıldırmış gibiyim! Sonsuz boşlukta kendimi farklı yönlere savuruyorum; her yer karanlık, her şey umutsuz…
İçimdeki koşuşturma neden böylesine umarsız?
Son nefesin tükenmeye yüztutuğu sıralarda yeniden aynanın karşısında kendimle karşılaşıyorum; tam ortasında ben varım…
Bana bakıyorum…
Gözlerim gözlerime kenetlenmiş…
Dudaklarım mühürlenmişçesine hareketsiz…
Oksijenin yaşam dolu enerjisi dudaklarımdan sızmaya başlıyor, yavaşça, usul usul, yeniden var olmanın özgüveniyle yaşamdaki yolculuğuma devam ediyorum. 

NOT: Bu yazı Female Dergisi'nin (www.female.gen.tr) Ağustos 2012 sayısındaki 'Simurg' köşesinde yayınlanmıştır.


Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa