On binlerce araç…
İçlerinden bir kamyon!
Bir anda karşı karşıya kaldığım kamyonun önünde kocaman harflerle yazılı ‘BABAM SAĞOLSUN’ yazısı…
Birkaç saniye öncesinde Avrupa standartlarına uymayan karayolundaki konvoyun arasındaydım. Trafik kurallarına uygun olarak sollama yapmıştım. Önce bir binek otomobili, sonrasında kamyoneti, üçüncü olarak da bir otobüsü geçmek üzereydim. Bu sırada hatalı solama yapan kamyonla karşı karşıya kaldım. Konvoydan çıktığım boşluğa dönmek için yavaşlayamazdım, sağımdaki araçların arasına sızmama da izin vermiyorlardı. Babasının yardımlarıyla kamyon sahibi olmuş hayırlı bir evlat tarafından ezilmek dışında seçeneğim kalmamıştı. O yaklaştıkça yaklaşıyor, korna çalıyor, selektör yapıyordu. Karşı selektörle karşılık vermeye çalışıyordum…
Göz göre göre ölüme gidiyordum!
Kimselerin umurunda değildim!
Sonunda uzlaşmayı becerebildik; o yavaşlamaya çalışacak, ben ise hızlanacaktım; dört ya da beş saniye içinde otobüsü geçerek kendi şeridime ulaşabilirsem hayatta kalabilecektim. Gaza sonuna kadar bastığım halde arabanın hızında değişiklik olmadı…
Böyle bir durumda ne yapardınız?
Aynı şeyleri yapacağımızı sanmıyorum…
Ben yaşamımın son dört saniyesine çaresizlik içinde ilerlerken, kamyonun önündeki yazıya takıldım: Konu apaçık ortadaydı. Baba çocuklarından birine kamyon alabilmesi için yardımda bulunuyor. Bu jestin altında ezilen evlat, şükran duygusuyla kamyonun ruhsatını babasının üstüne çıkarmak yerine kamyonunu tabelacının önüne çekiyor.
‘Yaz,’ diyor. ‘Kamyonun en görünen yerine, en kocaman harflerle, en güzel yazınla…’
Yaratılmak istenen sanat eseri yavaşça beliriyor; önce ‘B’ sonra ‘A’ derken, kamyonun önündeki kocaman ‘BABAM SAĞOLSUN’ yazısı tamamlanıyor…
Allah her aileye onun gibi hayırlı evlatlar ihsan eylesin!
Amin…
Son üç saniyemde babasından başlık parası alanları düşündüm: Karşılığında bir şeyler yapmaları gerekmez miydi? Yoksa gelin almak kamyon almaktan daha mı önemsizdi? Evlilikte başlık, düğün, takı derken ortalarda önemli paralar dönüyordu. Kamyona gösterilen duyarlık, eş için de gösterilmeliydi. Göbeğinin üstüne ya da daha uygun bir yere ‘BABAM SAĞOLSUN’ yazılı bir dövme hiç fena durmazdı. Kamyonuna her binip inişte olduğu gibi eşine her sokuluşunda babasını anımsardı.
Yaşasın aile içi ilişkiler!
Son iki saniyede kamyon sahibi olmak için babasından yardım alamayanlar aklıma üşüştü: Günün birinde bir kamyonu olursa, babanın durumu vahim olacaktır. Yardım mağduru evlat ilk aklına geleni yazdırmak için kamyonunu tabelacının önüne çekecek.
‘Yaz,’ diyecek. ‘Kamyonun en görünen yerine, en kocaman harflerle, en güzel yazınla…’
Yaratılmak istenen sanat eseri yavaşça belirecek; önce ‘B’ sonra ‘A’ derken, kamyonun önündeki kocaman ‘BABAMA LANET OLSUN’ yazısı tamamlanacak…
Bu güne kadar karşılaşmadık mı?
O kadar acımasız olmasın diyenler kusuruma bakmasın!
Son bir saniyeye gelindiğinde kamyon yazılarının arasından sıyrılamamıştım: Yazıdan bütün ailenin memnun olduğunu düşünelim. Bir gün peder bey öldüğünde ne olacak? Ya kamyonla cenazesini taşınacak olursa? Anlamını yitiren yazıyı görenler ne düşünecek? Yazıyı sildirsen, sildirdiğin yere ‘RUHU ŞADOLSUN’ diye yazdırsan, çok daha başka bir şey olacak.
Ne yapsan iş değil…
Son saniyede kimselerin ‘ruhu şad olsun’ demesine gerek kalmadan otobüsü geçtim. Kendi şeridime ulaştım. O anda yanımdan geçmekte olan ‘BABAM SAĞOLSUN’ yazılı kamyon şoförüne korna çalarak, cinsel içerikli el hareketleri yaparak ve küfürler yağdırarak kalan zamanı tamamladım.
Bir kamyon yazısıyla uğraşması ne kadar da zormuş…
İçlerinden bir kamyon!
Bir anda karşı karşıya kaldığım kamyonun önünde kocaman harflerle yazılı ‘BABAM SAĞOLSUN’ yazısı…
Birkaç saniye öncesinde Avrupa standartlarına uymayan karayolundaki konvoyun arasındaydım. Trafik kurallarına uygun olarak sollama yapmıştım. Önce bir binek otomobili, sonrasında kamyoneti, üçüncü olarak da bir otobüsü geçmek üzereydim. Bu sırada hatalı solama yapan kamyonla karşı karşıya kaldım. Konvoydan çıktığım boşluğa dönmek için yavaşlayamazdım, sağımdaki araçların arasına sızmama da izin vermiyorlardı. Babasının yardımlarıyla kamyon sahibi olmuş hayırlı bir evlat tarafından ezilmek dışında seçeneğim kalmamıştı. O yaklaştıkça yaklaşıyor, korna çalıyor, selektör yapıyordu. Karşı selektörle karşılık vermeye çalışıyordum…
Göz göre göre ölüme gidiyordum!
Kimselerin umurunda değildim!
Sonunda uzlaşmayı becerebildik; o yavaşlamaya çalışacak, ben ise hızlanacaktım; dört ya da beş saniye içinde otobüsü geçerek kendi şeridime ulaşabilirsem hayatta kalabilecektim. Gaza sonuna kadar bastığım halde arabanın hızında değişiklik olmadı…
Böyle bir durumda ne yapardınız?
Aynı şeyleri yapacağımızı sanmıyorum…
Ben yaşamımın son dört saniyesine çaresizlik içinde ilerlerken, kamyonun önündeki yazıya takıldım: Konu apaçık ortadaydı. Baba çocuklarından birine kamyon alabilmesi için yardımda bulunuyor. Bu jestin altında ezilen evlat, şükran duygusuyla kamyonun ruhsatını babasının üstüne çıkarmak yerine kamyonunu tabelacının önüne çekiyor.
‘Yaz,’ diyor. ‘Kamyonun en görünen yerine, en kocaman harflerle, en güzel yazınla…’
Yaratılmak istenen sanat eseri yavaşça beliriyor; önce ‘B’ sonra ‘A’ derken, kamyonun önündeki kocaman ‘BABAM SAĞOLSUN’ yazısı tamamlanıyor…
Allah her aileye onun gibi hayırlı evlatlar ihsan eylesin!
Amin…
Son üç saniyemde babasından başlık parası alanları düşündüm: Karşılığında bir şeyler yapmaları gerekmez miydi? Yoksa gelin almak kamyon almaktan daha mı önemsizdi? Evlilikte başlık, düğün, takı derken ortalarda önemli paralar dönüyordu. Kamyona gösterilen duyarlık, eş için de gösterilmeliydi. Göbeğinin üstüne ya da daha uygun bir yere ‘BABAM SAĞOLSUN’ yazılı bir dövme hiç fena durmazdı. Kamyonuna her binip inişte olduğu gibi eşine her sokuluşunda babasını anımsardı.
Yaşasın aile içi ilişkiler!
Son iki saniyede kamyon sahibi olmak için babasından yardım alamayanlar aklıma üşüştü: Günün birinde bir kamyonu olursa, babanın durumu vahim olacaktır. Yardım mağduru evlat ilk aklına geleni yazdırmak için kamyonunu tabelacının önüne çekecek.
‘Yaz,’ diyecek. ‘Kamyonun en görünen yerine, en kocaman harflerle, en güzel yazınla…’
Yaratılmak istenen sanat eseri yavaşça belirecek; önce ‘B’ sonra ‘A’ derken, kamyonun önündeki kocaman ‘BABAMA LANET OLSUN’ yazısı tamamlanacak…
Bu güne kadar karşılaşmadık mı?
O kadar acımasız olmasın diyenler kusuruma bakmasın!
Son bir saniyeye gelindiğinde kamyon yazılarının arasından sıyrılamamıştım: Yazıdan bütün ailenin memnun olduğunu düşünelim. Bir gün peder bey öldüğünde ne olacak? Ya kamyonla cenazesini taşınacak olursa? Anlamını yitiren yazıyı görenler ne düşünecek? Yazıyı sildirsen, sildirdiğin yere ‘RUHU ŞADOLSUN’ diye yazdırsan, çok daha başka bir şey olacak.
Ne yapsan iş değil…
Son saniyede kimselerin ‘ruhu şad olsun’ demesine gerek kalmadan otobüsü geçtim. Kendi şeridime ulaştım. O anda yanımdan geçmekte olan ‘BABAM SAĞOLSUN’ yazılı kamyon şoförüne korna çalarak, cinsel içerikli el hareketleri yaparak ve küfürler yağdırarak kalan zamanı tamamladım.
Bir kamyon yazısıyla uğraşması ne kadar da zormuş…
SEYAHATNAME DERGİSİ
Etiketler: MEDYATİK YAZILAR
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)