Blogger Template by Blogcrowds

Dost...

Bazen…

Bir dostunun karşısında çaresizlik yaşarsın…

O dostun gözlerinin önünde yaşamının akışına yön verecek bir kararın sıkıntılarını yaşamaktadır, ister istemez bir şeyler yapmak zorunda kalırsın; ya onun gibi düşünüyorsan kararının bir parçası olacaksın ya da ondan farklı düşünüyor ve farklı düşündüğünü dile getiremiyorsan alacağı kararın vicdani sorumluluğunu taşımak zorunda kalacaksın…

Bazı dostlar, ‘Sen ne karar alırsan al, alacağın her kararı destekliyorum,’ diyerek dostluklarını gösterir...

Bazı dostlar ise ‘Sen bu kararı alacaksın ama benim düşündüklerim seninkilerden farklı olarak, böyle, böyle, böyle…’ diye kendi kararlarını ortaya koymaya çekinmeyerek dostluklarını göstermeyi tercih eder…

Hangi tür dost olmak daha iyidir?

Hangisi daha zor?

Hangisi daha kolaycılık?

Bir karar alırken dostum diye bağrınıza bastığınız insan, sizin iyiliğiniz için, size rağmen, sizinle dostluğunun bozulmasını göze alarak, sizinle karşı karşıya gelmeyi göze alabiliyorsa...

Dost dediğin diplere çekmemeli, diplere doğru sürüklenirken önüne geçerek duvar olmasını becerebilmeli, eğer becerebiliyorsa elini uzatarak yukarıya doğru çekebilmeli…

Eğer dostsan…

Eğer dostunu canından bir parça gibi görebiliyorsan…

Eğer doğru yerde ve doğru zamanda 'dostum' dediğin insanın alacağı karara kendinden bir şey katabiliyor ve sonrasında sorumluluğunu taşıyabiliyorsan, sen doğru bir insansın dostum…

Gerisi fasa, fiso…

0 yorum:

Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa