“Bana hiç kimse kötü adam karakterini oynatamaz!”
Gönderen dipsiz kuyu zaman: Perşembe, Haziran 30, 2011
Bu ay dizi filmlerde
başarılarıyla canlandırdığı karakterlerden tanıdığımız Mehmet Çevik’le sohbet
ettik. Son iki yıldır kendisini Hanımın Çiftliği dizisinin Cemşir Ağa’sı olarak
izliyorsunuz. Bu diziden önce Halil ile Menekşe’deki Hasan olarak ekranlarınıza
gelmişti. Bir adım daha geriye gittiğimizde Sağır Oda’da dinci terörist Zahit
karakteriyle karşımıza çıktı. Bu listeyi daha fazla uzatmak yerine dizi film
dışında yaptığı işlerden de birkaç satır söz edelim: AÜ Dil ve Tarih Coğrafya
Fakültesi Tiyatro Bölümü’nden birlikte mezun olduğumuz Mehmet Çevik Kocaeli
Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın deneyimli oyuncu ve
yönetmenlerindendir. Tiyatro okullarına kazandırdığı yüz civarında öğrencisi de
onun için başka bir gurur kaynağıdır.
Mehmet Çevik’i ‘çok başarılı bir
oyuncu’ olarak anlatmak yerine ‘ezber bozan oyunculuk’ anlayışına dikkatinizi
çekmeyi yeğlerim. Seyircinin ‘kötü adam’ tiplemesiyle kabullendiği bir oyuncuyu
ilerleyen bölümlerde sempatiyle karşılanması olağan bir durum sayılmaz. Mehmet
Çevik bunu başarabilen nadir oyunculardan biridir. Oyunculuğa yaklaşımındaki
gerçekçiliği ve samimiyetiyle klişeleşmiş rolleri karakter boyutuna taşımakta
hiç de zorlanmıyor. Bu yüzden izleyicilerin belleğinde kendisine kolaylıkla yer
bulabilmiş. Böyle bir sanatçı, oyuncu ve insanı biraz daha yakından
tanıyabilmeniz için konuşmaya başladık…
A.KADİR B. -
Diziler bir toplumsal büyü gibi…
MEHMET ÇEVİK - Bu ülkenin sosyal,
geleneksel, ekonomik ve kültürel yapısı çoğunluğun evde kalmasını zorunlu
kılıyor. Böyle bir süreçte evin içindekilerle iletişimsizlik kaçınılmaz oluyor.
Herhangi bir nedenle televizyonun karşısına geçiyorsunuz. Bir süre sonra da
yalnızlaşmaya başlayarak büyülü kutuda izlediğiniz hikayenin içinde kendinizi
buluyor ve oradan çıkmak istemiyorsunuz.
A.KADİR B. -
Senin büyülü kutudaki konumunu anlatır mısın?
MEHMET ÇEVİK - Ben işimi bütün samimiyetimle
ortaya koyanlardanım. Herkesin de aynı samimiyeti göstermesi gerekir. Sahici ve
samimi bir katkı sağlamanın peşine düşünce yapmaya çalıştığınızın karşılığını
alabiliyorsunuz.
A.KADİR B. -
Oynadığın dizilerin uzun soluklu oluşu bir şans mı?
MEHMET ÇEVİK - Şanslı mıyım bilmiyorum…
Bir rol ile bir oyuncunun buluşması şansın göstergesi sayılabilir. Bu
buluşmadan sonrası şansla anlatılamaz. Bundan sonrası için emek, hissediş,
düşün ve samimiyet derinliği ister.
A.KADİR B. -
Sağır Oda dizisindeki dinci terörist Zahit karakterinin sevilmesi altında
bunlar mı var?
MEHMET ÇEVİK - Galiba… O dizideki Zahit
karakteri beş bölüm için yazılmıştı. Kısacık bir zaman diliminde kendini
sevdiren bir karaktere dönüştü. Senarist arkadaşlar ‘Biz Zahit’le ilgili küçük
bir hayal kurmuştuk, siz onu ütopyaya dönüştürdünüz,’ derken benim bildiğim
gerçek çok daha basitti. Herkesin bir insani tarafı vardır. Ben oyuncu olarak
Zahit’in insani tarafının peşine düştüm. O da Zahit’i ana karakterlerden birine
taşıdı. Galiba en büyük etken bu, yoksa ütopya falan değil.
A.KADİR B. -
Zahit’in başarısı yalnızca bununla mı sınırlı?
MEHMET ÇEVİK - Her suçta olduğu gibi, hiçbir başarı da
yalnız oluşmuyor. Setin samimiyeti, paylaşım düzeyi ve hepsinden de önemlisi,
kulakları çınlasın, yönetmen Serdar Akar’ın oyuncu olarak şahsıma inanması
dizideki başarıyı getirmişti.
A.KADİR B. -
‘Halil ile Menekşe’ dizisinde de benzer bir süreç yaşandı mı?
MEHMET ÇEVİK - Bu samimiyet genel bir
bakış açısını kapsadığından doğrudan doğruya sonuca etki ediyor… Değişim insana
aittir, bir madde değildir, insanda ve doğada olandır. Dolayısıyla klişe ve
karikatürize edilmiş bir yargıdan yola çıkarak ‘Ben kötüyü oynuyorum!’ diye
role yaklaşmıyorum. Bir karakterin olaylar karşısında değişmediğini düşünmek
içinde bulunduğumuz sektörün en önemli yanlışlarındandır.
A.KADİR B. - Senin
alışılagelmişin dışında bir oyunculuğun var.
MEHMET ÇEVİK - Küçük karakterler yaşamın
kendisidir. Hiçbir gerçekçi karakteri yaşamdan soyutlayarak ve yaşamla
bağlarını keserek oynatamazsınız. Olması gereken sahiciliği yakalayabilmeniz
için karakterlerin baktığı, gördüğü, aşık olduğu, nefret ettiği ve bunlar için
bir sebebinin olduğunu unutmamalısınız. Adı Zahit de olsa, Hasan da olsa,
Cemşir de olsa insansızlaştırılan bir insan yaratamazsınız. Bu yüzden bilinen
ve ezber mantık çerçevesinde bana hiç kimse kötü adam karakterini oynatamaz.
Çünkü hangi karakteri oynarsam oynayayım, dokunuyorum, bakıyorum, görüyorum…
A.KADİR B. -
Antipatiden sempatiye uzanan bir yol bu…
MEHMET ÇEVİK - Galiba başka bir şey de
var. Kim artık olmak istediği karar iyi ki? Atasözünde olduğu kadar sütten
çıkmış ak kaşık kim olabilir ki? Hepimiz yaşamın bizi sürüklediği kadar,
dayandığımız kadar, aynaya baktığımız kadar iyiyiz. Ne kadar insani erozyon
içinde olursak olalım, hayat sürdüğü sürece değişim şansımız var. Dolayısıyla
bunun farkındaki seyirci kötü karakterin değişimini gördüğü zaman kendinin de
değişebilme şansının olduğuna inanıyor, mutlu oluyor, umutlanıyor ve antipatisi
sempatiye dönüşüyor.
A.KADİR B. -
Kadın izleyicilerin Mehmet Çevik’e bakış açılarından da söz eder misin?
MEHMET ÇEVİK - Son dönemdeki etkiyi
anlatayım. Fiziksel karşılaştırma yaparak ‘Çok daha gençmişsiniz!’ sözleriyle
merhabalaşıyoruz, sonra az önceki sorunuz gibi, başta nefret ettiklerini, ama
şimdi çok sevdiklerini söylüyorlar. Hayatın, üremenin, doğurganlığın,
çoğalmanın sembolü olan kadınların seviyeli ve güç veren övgüleri benim için
çok önemli… En güzeli de ‘İnanılmaz bakıyorsunuz!’ sözü… Ben bunun ne anlama
geldiğini çözemedim, ama ruhumun mutlandığını ve bana güç verdiğini itiraf
etmeliyim.
A.KADİR B. -
‘Hanımın Çiftliği’ dizisinin başarısı nereden geliyor?
MEHMET ÇEVİK - Başta hikayenin yazarı,
sonra bu hikayeyi yoğuran Çukurova gerçekliğidir. Çaycısından yönetmenine kadar
inanılmaz gayretlerle insanüstü çalışan ekiptir. Bu arada başarının mihenk taşı
olarak gördüğüm alt kadrodaki arkadaşları da unutmamak lazım. Gencinden
yaşlısına, hepsi de inanılmaz oyuncular! Bu sektörde ders olarak okutulması
gereken önemli performanslar sergilemişlerdir. Başarı en çok da bu faktörde
kendini gösteriyor bence…
A.KADİR B. -
Alt kadroların başarılı performansları dizinin starlarında olumsuz bir etki
yaratır mı?
MEHMET ÇEVİK - Bilmem, sanmıyorum ama
yaratmamalı… Bu sektörün ayakta kalabilmesi için en önemli dayanak noktasından
söz ediyoruz. Bu destek de star konumundaki arkadaşları rahatsız etmemeli diye
düşünüyorum. Çünkü star dedikleri İngilizce bir kelime, karşılığı yıldız, bu
anlamda yıldızın çok net bir şekilde ortaya çıkabilmesi için açık mavi bir
gökyüzüne gerek vardır. Bence yıldıza değil, gökyüzüne inanmak gerekir, yani
kolektif bir bilinçle ve paylaşımdan doğan anlayışa… Bu gerçekliğe
inanmayanların varlıklarından ya da kalıcı başarılarından yarın kimseler
bahsetmez. Uzattık ama ben herkesin bildiği anlamda yıldız, yani star görmedim…
(Uzun bir süre gülüşüyoruz.)
A.KADİR B. -
Bu ‘Star’ konusu seni fazlaca eğlendirdi.
MEHMET ÇEVİK - Gökyüzü o denli güzel ki
hiçbir zaman ihtiyaç duymadım…
A.KADİR B. -
Son soru da aşka ilişkin olsun.
MEHMET ÇEVİK - Aşk hayattır! Bence kadın
eşittir aşktır! Yaşamın sırlarının kaç sayıyla anlatıldığını bilmiyorum ama
başat sırlardan birinin de aşk olduğunu sanıyorum… Yani hangi başarı, hangi
para, hangi şöhret delice bakan kadının gözlerinden daha güzeldir ki? Allah
herkese ne verirse versin ama aşksız bırakmasın…
A.KADİR B. -
Samimi yanıtların için teşekkür ediyorum dostum.
NOT: Bu yazı Female Dergisi'nin (www.female.gen.tr)Haziran 2011 'Simurg' köşesinde yayınlanmıştır.
Etiketler: FEMALE DERGİSİ, MEDYATİK YAZILAR, PERDE / SAHNE
Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder