Blogger Template by Blogcrowds

Theater “O”…

Almanya’da yaşanan bir grup genç insan tiyatro yapmanın derdine düşmüş, önce kendilerine tahsis edilen resmi kurumlarının küçük odalarında, sonra kapatılan AEG fabrikasında tiyatro adına direnmeye başlamışlar. Yaşadıkları yerde sessizce ve sakince yol almaya çalışmak yerine, tiyatrolarını daha ileriye taşıyabilmek için Türkiye’ye gelmişler ve bir biçimde Mehmet Çevik’le yollarını kesiştirmişler. Onun intendant olarak katkılarıyla yeni bir boyut kazanan tiyatro çalışmaları Dario Fo&France Rame’ın yazdığı Veysel Sami Berikan’ın yönettiği, Elif MEŞE ile Ümmühan TUTUMLU’nun oynadığı tiyatro gösterisini ortaya çıkarmış…

Bu gösteri 19 Kasım gecesi Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali kapsamında, Akün sahnesinde 250 civarındaki Ankara seyircisiyle buluştu…


O seyircilerden birisi de bendim…

Saatler öncesinde onlarla çay-kahve içerken, prova hazırlıkları sırasında, dekorun hazırlanışında, ışıkların ayarlanmasında, son teknik provalarında onların yanındaydım; hatta yıllar öncesindeki şımarık günlerimde olduğu gibi, önce sahne üstünde, sonra seyir yerinde gereğinden fazla şımarıklık yapmış olmalıyım ki, Mehmet Çevik tarafından sarı kart seviyesinde tatlı-sert bir uyarı bile aldım…

Bir saat süren gösteriyi Mehmet Çevik’le birlikte arka sıralarda izledik. Bir yandan Mehmet’in yaşadığı heyecanı, bir yandan da su gibi akıp giden gösteriyi izlerken zamanın nasıl geçip gittiğini anlayamadım; hele izlediğim oyunun amatör bir tiyatro topluluğu tarafından oynandığını düşününce, performanslarının beklediğimin çok üstünde olduğunun altını çizmeliyim…

Oyunun sonunda verdikleri emeğin karşılığını alkışlarla alan tiyatro grubu, seyircinin salonu boşaltmasıyla birlikte dekorlarını toplamaya başladı. Ben de onlara katıldım. On beş dakika geçmeden kaput bezinden oluşan oyunun dekoru iki bavulun içine sığdırılmış, yarım saat içinde dekorlar, kostümler, afişler ve tüm teknik donanım, oyuncularla birlikte kapının önündeydi…

Siyah yaprakları olan anı defterine izlenimlerimi yazacaktım ama bir an için beyaz yazan bir kalem bulunamayınca, sıcağı sıcağına düşüncelerimi paylaşma olanağı olmadı. Ben de onlara söyleyemediklerimi sizlerle paylaşmak istedim…

“O” Art Fabrik tiyatrosunun oluşumunda emeği geçenleri saygı ile selamlıyor, başka çalışmalarında yeniden yollarımızın kesişmesi umuduyla başarılarının kesintisiz olmasını diliyorum…


BUNDAN SONRASI OYUNUN TANITIM BİLGİLERİNDEN…

Yazan: Dario Fo&France Rame
Yöneten: Veysel Sami Berikan
Oynayanlar: Elif MEŞE, Ümmühan TUTUMLUOyunun Konusu:

Tecavüz/Ben Ulrike bağırıyorum/Yarın olacak/Bir Fahişenin MonologuOyun oynamak” tamam ama doğru olan “Oyuna gelmemek”. Yeni kurulan bir tiyatro

Theater “O”. Yeni olmak; bizce bir açılım getirmek, alternatif sunmak, dönüştürmek gibi kavramların uzantısı…

“Bizce sanat yaşama estetik müdahale biçimi” şimdilerde. Sadece kadını anlatmak değil, amacımız. ”Kalbimiz” diye nitelendirdiğimiz erkeklerimize de doğru bakabilecekleri bir pencere sunmak aynı zamanda. Çünkü tüketilen sadece kadın değil bizce “İNSAN”. İşte bu noktadan hareketle, sanatın sıkışmışlığında dar mekânlardan diğer yaşamsal noktalara taşıma adına, “AEG” de merhaba diyeceğimiz seyircilerimize. Orası nasıl bir yer derseniz; eski bir fabrika! Emek, üretim ve birliktelik tarihimiz olan bir mekân yani.
Yeni ve yaşanılır bir dünya için birlikte sanat üreteceğiz şimdi orada. Ne kadar paylaşırsanız o kadar “SANAT FABRİKASINA” döneceğiz. Önümüzde işler çok anlayacağınız. Bütün bunları aşmak içinde bizlere sadece seyreden değil, paylaşan seyircilere ihtiyacımız var. Birlikte yaşamak adına; dil, din, ırk gibi ayraçları öteliyoruz sadece… birlikte üretmekten ortaya çıkacak bütünleşme (entegrasyon) bize yol göstersin…

“Umudun Gettolaşmaya başkaldırışı”…

Ölümün ve mahkûmiyetin, neredeyse “ELEKTRİKLİ SANDALYEYLE” kadına sunulduğu bir anlayışla karşınıza gelecek oyunumuz…

Merhaba diyebilmek dileğiyle…

0 yorum:

Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa