Blogger Template by Blogcrowds

O Sabah...

Bu pencereden günün doğuşuna ilk kez tanık oluyorum…

Havada kirli bir grilik var; şairlerin dediği gibi kurşuni bir ağırlık; karşı tepelerdeki binaların ışıkları Samanyolu galaksisinin yıldızlarını çağrıştırıyor; insanın içini karartan bulutların arasından sızarak odamın penceresine ulaşmayı başarmışlar…

Yağmur yağmış ya da çiselemeye devam etmekte; gece boyunca yağdığı anlaşılan yağmurun etkisiyle yollar ıslanmış, dört yol ağzındaki trafik lambasının sarı ışığı kesik kesik yanıp sönmekte, asfalt yola yakamozu andıran görüntüsü yansıyor, tek tük yoldan geçen araçların sahte bakışlı beyaz farları…

Çok katlı binaların arasındaki toprak alanda su birikintileri oluşmuş, yaprakları yeşilden kahverengiye dönüşen ağaçlar son bir umutla yapraklarını bırakmamak için direniyor, kahverenginden sarıya dönmekte olan otların ve toprağın oluşturduğu pastel renkler ise özellikle görülmeye değer, bir saksağan ağacın dibinden havalanarak dallardan birine tünüyor, bu hareket ağacın birkaç yaprağının daha dökülmesine neden oluyor…

Geriye kalanları insan elinden çıkmış bir canlılık; park halindeki rengarenk arabalar, farklı renklere boyanmış çok katlı binalar birbirinden daha ıslak ve daha temiz, kaba inşaattaki otelin beton görüntüsü, hemen dibindeki sarı boyalı çelik vinç…



Zaman biraz daha ilerliyor…

Biraz daha kirlenen bulutları izlerken, uzak tepelerin ardındaki bembeyaz bir bulutun farkına varıyorum; az önce orada değildi; kirli bulutların yerine almaya mı geliyor, o bulutlardan kaçarak uzaklaşmaya mı çalışıyor, belirsiz…

Binaların arasındaki pastel renkli alanın ortasından güvercinler uçmaya başlıyor, bir süre uçtuktan sonra saksağanın tünediği ağacın dibine konuyorlar, nereden geldiğini anlayamadığım kargalar onların arasına karışıyor, birbirlerini umursamadan su birikintilerinin arasında bir şeyler yapıyorlar; kah uçuyorlar, kah uçmadan önceki ıslak zemine geri dönüyorlar…

Trafik lambasının kesik kesik yanıp sönen sarı ışığına, yeşil ve kırmızı renkler eklenmiş; dört yol ağzındaki araçların denetimi bundan sonra yeşil ve kırmızının denetiminde…

Yolun kenarında yürüyen tek tük insanların sayısı artmaya başlıyor…

Her ilerleyen dakika beni bu yazının sonuna yaklaştırıyor…

Ya da aldığım kararı uygulama zamanına…

Ya da yaşamın sonuna…

Çok uzaklardaki bulut git gide büyümekte, git gide gökyüzündeki kirli bulutları temizlemekte, güneş henüz ortalıkta dolanmaya başlamasa da varlığını duyumsamakta, beyaz bulutlar çoğaldıkça karşı tepelerdeki binalar iyiden iyiye belirginleşiyor, artık gittikçe çoğalan arabaların farları yanmıyor…

Bir süredir trafik lambasındaki kırmızı ışığın ıslak yola yansımasını izliyorum, derken sarıya dönüşüyor, çok geçmeden de yeşile…

Işık kırmızıya yeniden dönmeden elindeki kalemi bırak…

Yürü…

Git…

0 yorum:

Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa