Blogger Template by Blogcrowds

PEG...



Bugün…
Kış ha geldi, ha gelecek…
Son günlerde, haftalar ya da aylar gelip geçerken, birbirinden değerli birçok yılı gereksiz yere geride bırakmışım…
Bu satırları yazdığım dakikalarda, kimselerin desteğini almadan, ne eşime, ne oğluma, ne dostlarıma, ne de düşmanlarıma sormaya gerek duymadan klavyenin tuşlarına dokunduğumu fark ettim…
Bu günümün diğerlerinden daha kötü olma olasılığı bulunduğu ya da bu yılımın hayatımdaki en kötü yıl olabileceğini bildiğim halde, her an evimin, işimin ya da yaşadığım yerin değişmesi söz konusuyken, beklentiler ve sorumluluklarım peşimden koşuştururken, ben yazıyorum…
Ne yazacağımı merak etmeye başladınız mı?
Dolandırmadan söyleyeyim…
Dün çoktandır yapmadığımız bir şeyi yaparak, geç yattığımız halde, sabahın erken saatlerinde uyanmaktan üşenmeyerek, Mengen ormanlarının arasındaki Şirin Pansiyon’a gitmek üzere yola çıktık. Eşimle ortak zevkimiz olan Eskişehir yolu üstündeki Kafes’ten çayımızı, kahvemizi ve lezzetli poğaçalarını alarak yola çıktığımızı belirtmeliyim. Yaklaşık 180 Km. gidecektik, bir o kadar yolu da geriye döneceğimizi hesaplarsak, zor bir günün bizi beklediği ortadaydı. İlk dakikalardan başlayarak otobanda 190 km hızla ilerleyerek arabamızı test ettim. Sonuç olumlu! Yolculuk çabuk bitmesi sonucu destekliyor! Bir gün önce pansiyona gelmiş olan değerli dostlarımız ve onların değerli iki dostu ormanın ortasındaki bir masada kahvaltı yapmaktaydı. Anında masaya dahil olduk; gerçek tereyağı, gerçek köy yumurtası, gerçek manzara, gerçek dostlar, gerçek sohbetler…
Lafı dolandırmadan asıl konuya geleyim diyorum ama laf da dolanıp duruyor…
Bir meme hastalıkları uzmanı ve bir de estetik cerrah olunca, sağlık üstüne yapılan konuşmanın devamı sağlıksız ilişkilere gelip dayandı. On beş-yirmi yıl önce yaşadıkları sorunlar, bugün bizim yaşadıklarımızın bire bir aynısı değil mi; sanki bize yaşamı öğretmek için ormanın ortasındaki kahvaltı masada toplanmışlar, anlatıyor da anlatıyorlardı. Ben de belli etmeden konuşmaların birçoğunu gizli belleğime depoluyordum…
Asıl konuya geliyorum, az kaldı…
Sonra ‘Kanlıca’ adıyla bilinen mantarı toplamak için doğa yürüyüşüne çıktık; kimi mantar topladı, kimi topluyormuş gibi yaptı, kimi sohbeti tercih etti; ben ise yürüyüş zamanını sabahtan beridir konuşulanları değerlendirerek fotoğraf çekmeyi tercih ettim…
Asıl konuya gelince…
Ha, hazır aklımdayken, biz Ankara’ya oldukça erken döndük; akşamımız ise Gölbaşı tarafındaki Şövalye Restoran’da aynı dostlardan ikisiyle yediğimiz keyifli bir akşam yemeğiyle sona erdi…
Desem de…
Dün geçe oldukça geç bir saatte yattım, bir uyuyup, bir uyandım, şu an birkaç saatlik uykuyla, bir bilgisayarın ekranı önünde tuşlara tek tek dokunurken ‘Pozitif Enerji Günleri’ programını başlatma kararını almış bulunmaktayım; başlangıç zamanı belli, umarım son kullanım tarihi ölene kadardır…
Bu kararımı uyku sersemliğime verebilirsiniz…
Ya da doğrudan doğruya sersemlik olarak değerlendirebilirsiniz…
PEG…
Pozitif Enerji Günleri…
Bu program hakkında ayrıntılı bilgiye ulaşmak istiyorsanız beni takip edin…
PEG iyi…
PEG doğru…
PEG güzel…

0 yorum:

Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa