Blogger Template by Blogcrowds

Eskimiş koltuk...

Bazen…

Bir köşede duran eskimiş koltuğu atmanız gerekir…

Evin perdesinden halısına, vitrininden sehpasına kadar her şey değişmiş, eski canlılığını yitirmiş koltuk ise ilk günden beridir konulduğu yerinde öylece durmakta, her odaya girdiğinde gözüne batmakta, farkında olmadan eskimiş koltuğun üstüne yayıldığında ne olduğunu anlayamadığın bir tedirginlik yaratmaktadır…


Onu odanın köşesinden kaldırıp atmak bir takıntı haline dönüşmüştür. Eski bir koltuk parçasına hesap vermeye gerek olmadığı halde bir ortam, bir fırsat, bir vesile olmasını beklemektesindir. Çok geçmeden bir arkadaşınla, ‘Bir gün seninle bira içmeye gidelim,’ muhabbeti arasında kurmayı düşündüğü evine mobilya alacağını öğrenir, ona önayak olurken, eski koltuğun yerine yenisini almayı aklından geçirirsin...

O günlerde düşündüklerini elinde olmayan nedenlerle gerçekleştiremezsin. Başka bir şehirde bambaşka heyecanlar yaşarken evinde bıraktığın koltuğu değiştirmek aklından çıkar gibi olmuştur. Bir ara yeni ev kurmayı düşünen arkadaşınla telefonlaşırken yeniden evinin köşesindeki eski koltuğu anımsar, ondan uzaklarda olsan da aklının bir köşesinden çıkaramadığının farkına varırsın...

O arkadaşının eviyle ilgili hayallerini telefonda dinlerken evinin başköşesindeki koltuktan kurtulmayı iyiden iyiye kafana koyarsın. Artık hayallerinde yeni alacağın koltuğun nasıl olacağı vardır. Yeni ev kuracak arkadaşınla sonu gelmek bilmeyen telefonlarda, onun almayı düşündüğü eşyalar ve senin alacağın koltuğun üstüne konuşur, her konuşmada ortak zevklerinizin birbirinizden farklı olmadığını anlarsınız. O seni anlamakta, eski koltuktan kurtulmana saygı duymakta, yeni alacağın koltuk için kışkırtıcı önerilerde bulunmaktadır. Basit bir koltuğu değiştirmenin bu kadar eğlenceli olabileceğini hiç aklına getirmemişindir. Evine döner dönmez ilk işinin koltuğu değiştirmek olacağı konusunda kendine söz verirsin…

Öyle de yaparsın…

İlk iş olarak arkadaşınla birlikte ortak zevkinize uygun bir koltuk satın alırsın. Bu arada ilerleyen samimiyetinizden cesaret bularak yeni koltuğun hanginizin evinde daha şık duracağını konuşmaya başlamış, eski koltuğu yenileyim derken karşında yepyeni bir yaşam bulmuşsundur. Bu heyecanla evinden içeri girer, hiç düşünmeden eskimiş koltuğu kollarının arasına aldığın gibi kapının önündeki kaldırıma bırakırsın. Huzur içinde kapıdan girerken için kıpır kıpırdır. Eski bir eşyadan kurtulan oda ferahlamış, perdeler gülümsemekte, televizyonun bulunduğu konsol ‘İyi yaptın!’ dercesine takdir etmekte, son aldığın geniş kanepeler ise yaptığını onaylarcasına başını sallamaktadır…

Bir süre geniş kanepenin köşesine oturarak koltuktan boşalan boşluğu seyredersin. Yüzündeki gülümseyiş farkına varmadan yerini acı bir tebessüme terk etmiştir. Bir kadeh şarap doldurarak geniş kanepeye geri dönersin. Elinde olmadan kapının önüne bıraktığın koltuğun yaşamındaki güzel günlerini düşünmektesindir; o koltuğun kolları arasında nasıl huzur bulduğunu, o koltukta otururken nasıl kahkahalarla güldüğünü, onun üstündeki sevişmelerini, ağlamalarını, yaşamının en özel anlarını onun üstünde yaşadığını…

Bir an için kaldırımın kenarına bıraktığın koltuğu eski yerine koymayı aklından geçirir, böyle bir şeyi yapmayacağını bildiğin halde elindeki şarap kadehiyle ayağa kalkar, pencereye yanaşır, seni kınayan perdeyi umursamadan aralayarak koltuğu bıraktığın kaldırıma bakarsın…

Orada değildir!

O kaldırımdan çekip gitmiş ya da birileri tarafından alınıp götürülmüştür!

Parmaklarının arasında tuttuğun şarap kadehini dudaklarına götürürken gözlerinin dolmaya başladığını duyumsar, geniş kanepeye dönene kadar gözkapaklarında biriken yaşları dizginler, sonra da bütünüyle kendini damlacıklara teslim edersin…

Bu eski koltuk için döktüğün son gözyaşıdır…

0 yorum:

Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa